Dünyanın birçok ülkesinde örgütlenen, Yunanistan’da SEK’in bir parçası olduğu Uluslararası Sosyalist Akım (IST), Maraş merkezli büyük felaketin yarattığı yıkımın değerlendirmesini yaptı ve küresel dayanışma çağrısında bulundu.
IST’nin açıklaması:
- Türkiye ve Suriye’de 6 Şubat pazartesi günü gerçekleşen korkunç depremlerin kurban ve mağdurlarıyla dayanışma içindeyiz. Devasa bir felaket yaşanıyor: Daha şimdiden ölü sayısı 22.000’i geçti, fakat sigorta şirketleri nihai rakamın 200.000’i bulabileceğini varsayıyor. Ama bu bir ‘doğal afet’ değil. Bölgede eski çağlardan beri depremler oluyor ve olmaları kaçınılmaz. Ancak ölüm sayısının korkunç yüksekliği sömürü ve sermaye birikimi temelinde yükselen kapitalist düzenin ve buna bağlı olarak insan eyleminin ve eylemsizliğinin bir sonucu.
- Recep Tayyip Erdoğan hükümeti 20 yılı aşkın bir süredir iktidarda. Erdoğan’ın böbürlendiği ekonomik büyümenin temelinde AKP’nin kapitalist yandaşlarının servetlerine servet katan bir inşaat patlaması yatıyor. Bu inşaatlarda, bizzat hükümet bakanlarının itiraf ettiği gibi, kurallar ve yönetmelikler sürekli olarak ihlal edildi. 1999 Gölcük depremi 7,4 şiddetindeydi ve yaklaşık 20.000 kişi öldü; Japonya’da 2022 Fukushima depremi de 7,4 şiddetindeydi ve alınmış olan önlemler sayesinde ölü sayısı üç kişi oldu. Eylemsizlik – Gölcük ve Düzce depremlerinin ardından toplanan deprem vergilerinin toplamı 37 milyar dolar. Eski bir bakanın dediği gibi, bu paralar depreme dayanıklı binalar inşa etmek için değil “sağlık, yol, tünel, köprü” için kullanıldı. Türkiye’deki yoldaşlarımızın ifade ettiği gibi, afet değil, cinayet.
- Bu affedilemez ihmalkarlığa bir de Türkiye hükümetinin depreme verdiği tepki ekleniyor: Devletin baskıcı yetkilerini arttırmayı amaçlayan OHAL ilanı, arama ve kurtarma faaliyetlerindeki gecikme, Erdoğan’ın suçlayıcı konuşmaları ve sözde dezenformasyona karşı yaptıkları kampanya. Adıyaman’da bir doktor Financial Times gazetesine “Burada devlet yok” dedi. Sorun devletin olmaması değil, farklı önceliklere sahip olması – onların önceliği bu felaketin koşullarını yaratan siyasetçileri, müteahhitleri, bürokratları korumak. Yaptıklarını ve yapmadıklarını telafi etmek yerine, AKP-MHP hükümeti felaketin kurbanlarını suçlamayı tercih ediyor.
- Depremler Trabzon’dan Filistin’e kadar uzanan devasa bir bölgeyi etkiledi. Depremin etkileri ulusal sınırları aşmakla kalmıyor, zaten çeşitli savaşların acılarını yaşayan; Suriye’deki iç savaş, bölgesel alt emperyalist ülkeler arasındaki rekabet, Türkiye’deki Kürt sorunu, ABD ve Rus emperyalizminin müdahaleleri altında ezilen halklara bir darbe daha vurmuş oluyor. Deprem, yıllardır emperyalist müdahale ve Esat rejiminin vahşeti tarafından hayatları perişan edilen ve pek çoğu ülke içinde ve komşu ülkelerde göçmen olan Suriye halkı için özellikle acı bir darbe.
- Bu krizin boyutları etkilenen devletlerin kaynaklarını aşıyor. Şu anda Batı’nın emperyalist güçlerinin üç önceliği var: Faizlerle işsizliği yükseltip ücretleri düşürerek enflasyon krizinin faturasını kendi işçi sınıflarına ödetmek; Rusya’yı yenilgiye uğratmak amacıyla Ukrayna’yı silahlandırmak; göçmenlere ve sığınmacılara karşı sınırları kapatmak. AB zirve toplantısı bir yandan depremler için timsah gözyaşları dökerken bir yandan da Avrupa’nın sınırlarını iyice geçilmez hale getirmeye odaklandı. Zirve’de Ukrayna için 500 milyon evro askeri yardım onaylanırken Suriye ve Türkiye için 6,5 milyon evro “acil insani yardım” kararı çıktı.
- Buna karşılık, bölgede ve ötesinde insanlar depremzedelere yardımcı olmak için para ve malzeme toplayarak doğru yolu gösterdi. Bu dayanışma özellikle Ermenistan ve Yunanistan gibi sözde Türkiye’nin “düşmanı” olan ülkelerde çok çarpıcı oldu.
- Tüm Batı devletlerinden şunları talep ediyoruz:
- Depremzedelere yardım için bölgeye derhal para, gıda, ilaç ve kurtarma ekipleri gönderin;
- Suriye’ye uygulanan yaptırımları derhal (ve sadece altı aylığına değil kalıcı olarak) kaldırın – kime yardım verileceği konusunda ayırım yapmayın;
- Hem bölge içinde hem de bölgeden gelen sığınmacı ve göçmenlere tam destek verin – tüm sınırları açın!
- Dayanıksız binaların ve depreme karşı hazırlıklı olmamanın sorumlusu olan politikacı, müteahhit ve bürokratlar hakkında yasal süreçler başlatın.
- Askeri harcamaları kısıtlayın ve kaynakları gerçek insan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönlendirin.
- İklim değişikliği deprem felaketinin doğrudan sebepleri arasında olmamakla beraber, olup bitenler egemenlerin iklim felaketiyle ilgili neler yapacağının ipuçlarını veriyor: İhmal, baskı ve kurbanların suçlanması. Çarpık öncelikleri ve acımasız egemen sınıflarıyla kapitalist sistemden kurtulmak için sosyalist devrime her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.