Rodop PASOK Milletvekili İlhan Ahmet, Meclis’te, bütçe görüşmeleri sırasında söz aldı.
Kürsüde yaklaşık 11 dakika konuşan Ahmet, konuşmasının 3 dakikasını bütçe, 8 dakikasını ise “Türkiye Cumhuriyeti Gümülcine (Komotini) Başkonsolosluğu’nun Azınlık siyasetine müdahalelerine” ayırdı.
Ahmet, Başbakan Kiryakos Miçotakis’in de seçim öncesi söz konusu müdahalelerden şikayetçi olduğunu vurgularken, seçimlerden sonra ise bunu unuttuğunu ve “diplomatik sebeplerden” dolayı konunun üzerine gidilmediğini belirtti.
PASOK Milletvekili, Yunanistan İçişleri Bakanlığı’nın konsolosluğa “müdahale etmesinin” gerek Hristiyan, gerekse Müslüman olmak üzere bölge halkına faydalı olacağını kaydetti.
İlhan Ahmet’in meclisteki konuşmasının ilgili kısmı şöyle:
“Trakya’nın yalnız ekonomik problemi yok. (…) Birincil olarak kurumların demokratik işleyiş düzeni sorunu var. Ve bu Azınlık toplumu üzerine yansıyor. Ve elbette Trakya’daki Müslüman Azınlığı kast ediyorum.
Ne zaman Yunan Parlamentosu’nun seçilmiş bir milletvekili, şu anda konuşan kişi, Azınlığın medya araçlarına giremiyorsa ve bunlardan neredeyse tamamen dışlanmışsa, ki bu yaptığı şeyler veya eksikliklerinden dolayı değil, fikirlerinden dolayıysa, o zaman sevgili meslektaşlarım, ortada bir problem var.
Ve bu fikirler hangi fikirler? Siyasi fikirler, vatanımı sevdiğim, yasal düzeni savunduğum ve Müslüman hemşerilerimin sorunlarına çözüm bulmaya çalıştığım. Ben çözümden yanayım. Günahım buydu.
Ne zaman düşünmek isteyen ve yasal prosedür içerisinde çözümler bulmak isteyen vatandaşlar kovuşturuluyor, tehdit ediliyor ve toplumsal yalnızlaştırılmaya maruz kalıyorsa, o zaman problem vardır.
Ne zamanki içte siyasi gelişmeleri etkilemek isteyen ve tercihlerini seçmenlere dayatmak isteyen, yani kendi sevdiklerinin seçilmesini dayatmak isteyen dış etkenler, diplomatlar, başkonsoloslar var, o zaman problem var. Ve bunlar için kriter ne? Kriter, kendilerini ‘dinlemeleri’.
Ne vakit ki bir milletvekili, yabancı diplomatların emriyle Azınlığın organize ettiği halka açık etkinliklerden kovuluyor, o vakit problem var. Ve sayın meslektaşımın soru önergesiyle buraya geldiğimizde, İçişleri Bakanlığı’ndan maalesef ki inandırıcı bir cevap alamadık. Çünkü bu durumda yine diploması ‘mucizelerini yaratmaya devam ediyor’.
Ne zaman ki sosyal medyada milletvekilinin ve ailesinin güvenliği hakkında açık tehditler savruluyor, o zaman bir problem var.
Ne vakit ki milletvekilinin bürosunda çalışanların akrabaları, sırf milletvekilinin bürosundaki kişilerle akraba diye işinden atılıyorsa, o vakit problem var.
Ne vakit ki Başbakan, kendisi, sayın Kiryakos Miçotakis, seçim öncesi en resmi şekilde bu müdahaleleri kınıyor, o vakit problem var, ki her ne kadar devamında bu problemler hakkında konuşmayı bırakmışsa da. Çünkü problemler çözülmedi. Üzerinden 3 ay 4 ay geçmiş olması, problemin çözüldüğü anlamına gelmiyor.
Ne vakit ki medyada, monotematik olarak bir kamusal kişinin ‘karakter linci’ –hem de kendisine cevap verme fırsatı dahi verilmeden– girişiminde bulunuluyorsa, o vakit problem var.
Ne vakit ki bir milletvekili, Azınlık toplumu içerisinde, yukarıdan dayatılan kararlarla dışlanırken, benim Azınlık mensubu meslektaşlarım, bazı merkezlerin gazabı ve oy kaybı korkusuyla susuyorsa, o vakit problem var.
Trakya’da, sevgili meslektaşlarım, bir toplumsal ve politik ‘Apartheid’ kurulmuş durumda. Bunun da amacı, Azınlığın toplumsal ve politik özügürlüğe kavuşmasını engellemek.
Ne vakit ki siyasi ve diplomatik yaklaşım adına, tüm bu sorunlar tarihin rafına kaldırıldığında, kaybeden ben ve benim gibi çalışan bazı kişiler olmuyor, ister Hristiyan ister Müslüman olsun tüm yerel toplum oluyor.
Çünkü demokratik kurumlar ve özgür toplumlarla bağlantılı olmayan bir ekonomik kalkınma eksik bir işlemdir, sevgili meslektaşlarım, ve uzun yıllardır var olan ekonomik ve özellikle de toplumsal geri kalmışlıktan çıkışa götürmez.
(…) Eğer Azınlığın toplumsal özgürleşmesine yatırım yapmazsak, Trakya’ya ne kadar para da döksek, ne kadar partilerarası komisyon da kursak, bir fırsat ve haklar eşitliği toplumu oluşmasına garanti oluşturmayacak. (…)
Benim Trakya ve Yunanistan aşkım, her tür siyasi amaçların üzerindedir. (…)”
