İki tür arasındaki farklara bakmanın en iyi yolu, onları rakip teknolojiler olarak değil, tamamlayıcı teknolojiler olarak görmektir
Pek çok kişi için hidrojen hücreleri otomobil kullanımının geleceğidir, ancak kesin olan bir şey varsa o da elektrikli mobilite ile birlikte otomobil kullanımının sıfır emisyonla seyahat etmesini sağlayacak başka bir teklif olacağıdır.
Hem hidrojen araçları hem de elektrikli araçlar, hareket için elektrik motorları kullanır.
Ancak elektrik motoru gücünü tamamen farklı bir kaynaktan alıyor.
Elektrikli araçlar, lityum-iyon pillerle çalıştırılırken, hidrojenli araçlar güçlerini, güç üretmek için yakıt olarak hidrojeni kullanan bir hidrojen yakıt hücresinden alıyor.
Yakıt hücresine ek olarak, enerji depolamak için bir pil de olabilir.
Her iki araba türü de sıfır egzoz emisyonu üretir.
Elektrik, fosil yakıtlardan veya yenilenebilir kaynaklardan gelebilir.
Öte yandan, hidrojenin çoğu yenilenemeyen doğal gazla üretilirken, rüzgar, güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan “yeşil hidrojen” de var.
Piller yakıt hücrelerinden daha verimlidir, ancak hidrojen enerji açısından daha verimlidir. Bu özellikle büyük araçlar için bir avantajdır.
Bugün elektrikli otomobillerin özerklik aralığı 250-600 kilometre arasında değişirken, hidrojen hücreleriyle bu özerklik kolayca aşılıyor.
Tipik bir şarj cihazıyla, bir elektrikli arabanın tamamen şarj olması saatler alırken, bir hidrojen arabası için sadece birkaç dakika sürüyor. Ayrıca hücre arabaları düşük sıcaklıklardan etkilenmiyor.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma, orta ve ağır taşımacılığın karbondan arındırılmasının hidrojen yakıt hücresi teknolojisiyle pilden daha ucuz olduğuna işaret ediyor. Bazı durumlarda piller, daha büyük boyutları, ağırlıkları, daha yüksek maliyetleri ve daha uzun yeniden şarj olma süreleri nedeniyle daha az çekiciydi.
Hem hidrojen hücresi hem de elektrikli arabaların kendi güvenlik riskleri vardır.
Havadan 14 kat daha az yoğunluğa ve tüm yakıtların birim kütlesi başına en yüksek enerji içeriğine sahip olan hidrojen, son derece hafif ve son derece yanıcıdır. Bu, karmaşık kontrol sistemleri gerektirir. Elektrikli otomobillerde asıl konu ısı yönetimidir.
Bu, bazı durumlarda söndürülmesi zor yangınlara yol açan termal kaçakla sonuçlanabilir. Ancak teknoloji sıçramalar ve sınırlar yaptı ve bu vakaların gerçekleşmesi son derece nadirdir.
Bugün, BEV’leri yeniden şarj etme altyapısı hızla gelişirken, altyapının mevcut olmaması nedeniyle hidrojen yakıt ikmali için daha alınacak çok yol var.
Bir yıl önce dünyada 1.000’den az hidrojen dolum istasyonu vardı ve hidrojen dolum istasyonları inşa etmek özellikle pahalıydı.
Elektrikli arabalar, hidrojenli arabalardan daha popüler.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın son rakamlarına göre, bir yıl önce kullanımda sadece 40.000 hidrojenle çalışan araç varken, dünya çapında satılan yedi araçtan biri artık elektrikli.
İki tür arasındaki farklara bakmanın en iyi yolu, onları rakip teknolojiler olarak değil, tamamlayıcı teknolojiler olarak görmektir.
İhtiyaçlara, gereksinimlere ve koşullara bağlı olarak bu iki teknolojinin “temiz” ulaşım için çözümler sunması beklenmektedir.