Devlet nedir?
Nasıl bir organizasyondur?
Astığı astık, kestiği kestik midir?
Keyfi icraatlarda bulunabilir mi?
Devleti var eden topluluğun çıkarları ve mutluluğu aksine faaliyet yürütebilir mi?
Seçimle işbaşına gelen hükümetler kendi ideoloji ve yaşam biçimlerine göre devleti biçimlendirebilir mi?
Günlük yaşamda olduğu kadar devlet içinde de dalkavuklar, yalakalar ve soytarılar vardır. Kimi parasına para, kimi statüsüne statü, kimi başarı diye omuzlarına yıldız ekleme derdindedir. Bu hal zaman zaman öyle hastalıklı bir duruma evrilir ki, insanlığından aforoz edilmiş bir varlığa evrilerek kendilerini yitirme noktasına gelirler. Devletin bekası, direnci, en sağlam payandası, gözü kulağı ve herşeyi onlardır zira.
Durumdan vazife çıkarmak, her duruma bir yanından eklemlenmek, ille de görev aşkıyla yanıp tutuştuğunu ayan beyan göstermek, amirinin gözünde önemli konuma oturmak bu asalakların en tipik halleridir.
Durumun bir de resmî karakterlerinin dışında sivil, halktan olan figürleri vardır. Bunlar çoğunlukla çeteleşen ve zorba bir mantıkla iş, güç kotarmaya çalışan, bu yapının altına da temel olarak vatanseverliği malzeme yapan figürlerdir. Miting ve protesto gösterilerinde ellerinde, sopa, pala, silah ve türlü malzemelerle güya güvenlik güçlerine iştahla yardım ederler. Öyle ya devlet sadece onların devletidir.
Bu fedakarlıklarıyla devletin akçeli işlerinde bir şekilde kendilerine yer bulurlar. Hele hükümette yandaşları da var ise değmeyin keyiflerine. Şurada bir ihale mi var, orada yağmalanacak bir arsa mi kaldı, beride ormanlık alan imara mi açılacak, anında organizasyon yapılır, iş kestirmeden kotarılır. Mümkün ise devletin filanca kadrolarında yer ayarlanır. İşler, güçler sağlama alınır.
Tüm bunların dışında; en rezili, en mide bulandıranı, en aşağılık, en insanlık dışı, en korkak, en kaypak, en riyakar olanı nedir biliyor musunuz?
Bir Yahuda hainliğiyle, cebine girecek gümüşlerin hayalini kuran, bunun için her türlü kılığa girip, her türlü ihaneti yapan jurnalcinin iftirası.
Asil insanı darmadağın eden, insana duyulan tüm güveni tarumar eden budur.
Vatan, Millet, Sakarya sermayesi her zaman alıcısını bulan bir metadır. Özellikle geri toplumların, güce tapan cahillerin yutacagi en nefis zokadır. Bu av malzemesi yeteri kadar alığı bir araya getirmeye her zaman muktedirdir.
Sonrası zaten kendiliğinden gelir.
İki bin yıl sonrasının Yahuda’ları,
İhaleler,
Jurnaller,
Suikastlar,
Daha neler, neler…
