Sarı Saltuk’tan Kızıl Deli’ye: Bir Gelenek ve Bir Hikaye

Türkiye’nin Edirne kentinde her yıl düzenlenen Kırkpınar Yağlı Güreşleri, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras olarak kabuledilmiş, yüzlerce yıldır kesintisiz sürdürülen bir etkinlik olma özelliğini taşımaktadır.

Peki, bu eşsiz geleneğin kökeninde kim ya da ne yatar?

Bu sorunun cevabı, tarih boyunca Anadolu’nun dört bir yanında efsanelere konu olmuş bir derviş, Sarı Saltuk’ta gizli.

Rivayetlere göre, 13. yüzyılda yaşamış olan Sarı Saltuk, Anadolu ve Balkanlara İslam’ı ve felsefesini yaymak için çalışan önemli bir derviştir. Ancak onun hikayesi sadece bu değil, aynı zamanda Kırkpınar’ın da başlangıcına ışık tutmaktadır.

Bu köşe yazımda “Tarih ve Hikâyeler” ışığında bu gün sürmekte olan iki gelenek (Seçek ve Kırkpınar) yağlı güreşlerini ele alacağım.

Efsaneye göre, Sarı Saltuk, 40 dervişiyle beraber bir göçe çıkar. Yolculukları sırasında bugünkü Edirne sınırları içinde bir mola verirler. Dervişler, molalarını değerlendirerek güreş tutmaya başlarlar. Ancak bugüreş öyle bir hal alır ki iki derviş birbirine öyle sıkı sarılır ki birbirlerini bırakamazlar ve sonunda o şekilde can verirler.

Sarı Saltuk, bu iki dervişin mezarını orada bırakarak yollarına devameder. Aradan yıllar geçtikten sonra, bu mezarların bulunduğu yerde bir su kaynağı ortaya çıkar. İşte bu su kaynağı, Kırkpınar’ın efsanevi başlangıcıdır.

Bu hikaye, Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin sadece bir spor etkinliği olmadığını, aynı zamanda derin köklü bir tarihe ve mistik bir arka plana sahip olduğunu bizlere hatırlatıyor.

Sarı Saltuk, Anadolu’nun dört bir yanında bıraktığı izlerle sadece bir derviş değil, aynı zamanda bir kültür elçisidir.

Ancak Kırkpınar’ın efsanesi burada bitmez. Kızıl Deli, bu efsanede Sarı Saltuk’tan sonraki kuşakta ortaya çıkan, felsefesi, yaşam tarzı, inanç kültürü ve güreşteki üstün yetenekleriyle öne çıkan ve yağlı güreşin ilk kurallarını belirleyen bir Horasan dervişidir.

Kırkpınar, sadece bir su kaynağı olmakla kalmayıp, efsanevi bir güreş kültürü ve Anadolu Bektaşiliği’nin Balkanlara yayılışının bir nişanesi niteliğindedir.

Türkiye’de yağlı güreş denilince akla ilk gelen yer Kırkpınar’dır. Ancak, Kırkpınar dışında da yağlı güreşin izlerini sürmek mümkündür. Bu da Kırkpınar’ın özü ve devamı olan Seçek yağlı güreşleridir.

Seçek yağlı güreşlerinin kökeni, 14. yüzyılda yaşamış olan Seyyid Ali Sultan Kızıl Deli’ye dayanır. Kızıl Deli, Alevi-Bektaşi geleneğinin önemli isimlerinden biridir. Dergâhı Yunanistan Dimetoka bölgesine yakın Ruşanlar (Roussa) ve Babalar (Goniko) köylerinin arasında bulunur. Dergâh Hacı Bektaş Veli’den sonra dünyanın 2. Büyük Bektaşi dergâhı olma özelliğini elinde bulundurmakla birlikte aktif olarak çalışan son dergâhtır.

Yağlı güreş ve Bektaşilik arasında Türk kültürü açısından hiç de yabana atılmayacak kadar ortak özellikler mevcuttur; örnek olarak: Adil olma ve saygı, Kardeşlik ve Topluluk, Mistik Bağlar, Doğa ve İnsan, Öğretme ve Öğrenme, Toplumsal İnteraksiyon, Maneviyat, Dede ve Ağa, Anadolu’daki yayılımı, Gelenek ve Ritüel adeta bir birini tamamlar niteliktedir.

Kızıl Deli’nin mirası sadece dini inançlarla sınırlı değil. Onun adına düzenlenen Seçek yağlı güreşleri, bu geleneğin sportif bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Seçek yağlı güreşleri, pehlivanların bedenlerine sürdükleri “zeytinyağı” ile yapılır. Bu yağ, güreşçilere ayrı bir direnç kazandırır. Seçek yağlı güreşleri, tarihsel bağlamda sadece bir spor etkinliği değil, aynı zaman da bir kültürün, bir geleneğin yaşatılmasıdır. Seyyid Ali Sultan Kızıl Deli’nin ismi, hem dini hem de sportif bir mirasla bugünlere taşınmıştır. Seçek yağlı güreşleri, bu mirasın canlı bir örneği olarak her yıl pehlivanların mücadelesine sahne olmaya devam ediyor.

Kırkpınar ve Seçek Anadolu’nun mistik atmosferini, tarihini ve kültürünü yansıtan bir mirastır. Sarı Saltukve Kızıl Deli, bu mirasın koruyucuları olarak hafızalarda yaşamaya devam edecektir.

Facebook sayfamızı beğenin 
Bizi Twitter’da takip edin 
Bizi Instagram’da takip edin


Dikkat! Yukarıdaki makale/haber ancak şu şekilde iktibas edilebilir:
– Kaynağın radikal.gr/tr olduğu belirtilerek
– Makalenin/haberin sonuna kaynak ekleyerek
– Bu ikisinden birine aktif link ekleyerek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Σχετικά Άρθρα

Hayat

Hayat, kalemtıraşla açılmış kalem kokusu gibidir! Heyecan verir insana, yeni bir başlangıcın verdiği heyecan gibi. Bir Kemal Sunal filmi gibi, orada çalan Cahit Berkay müziği