Yunanistan’da bilim camiasınca yapılan ilgili bilgilendirmelere rağmen, ülke, özellikle gençler arasında, hala dünya obezite şampiyonları arasında yer alıyor.
Ortalama 18 yaşındaki Yunan erkekleri ve kadınları son 20 yılda kilolarında sırasıyla 15 ve 7 kilogram artış gösteriyor. Yani Amerika’daki akranlarından 2-4 kilogram, diğer Avrupalılardan 3-5 kilogram fazlakları var.
Tesalya Üniversitesi’nden fahri profesör ve ‘Egzersiz Tıptır-Yunanistan’ Ulusal Merkezi’nin eski başkanı Yannis Kutentakis “Aşırı kilolu çocukların ve ergenlerin büyük çoğunluğu aşırı kilolu veya obez yetişkinler olacağından –bireysel ve halk sağlığı üzerindeki tüm olumsuz etkilerin yanı sıra büyük ekonomik, sosyal ve ulusal sonuçlarla birlikte– fenomenle mücadelenin bir hükümet önceliği olması gerektiği anlaşılmaktadır” diyor.
Kutentakis, çalışmalara dayanarak, “Obezitenin, en azından şimdilik, çok az durgunluk belirtisi gösteren bir salgın olarak nitelendirildiğini” vurgulamaktan geri kalmıyor.
Obezler için, normal kilolu insanlara kıyasla, önemli sağlık komplikasyonlarını daha sık yaşadıkları için, yaşam kalitesi düşer ve aynı zamanda daha da kısadır.
Diyabet, meme ve kolon kanserleri, hipertansiyon, hiperlipidemi ve özellikle kardiyovasküler hastalık, obezite ile bağlantılı hastalıklardan bazılarıdır. C insel yetersizlik vakalarının bile temeli bu noktadan kaynaklanmakta.
Peki ama obezite nedir?
Kutentakis, “Obezite, insan vücudunda patolojik olarak artan yağ birikimidir ve 1948’den beri Dünya Sağlık Örgütü onu hastalıklar listesine dahil etmiştir” şeklinde yanıt veriyor.
Yunanlı çocukların tablosundan bahsederken, “Fiziksel aktivite eksikliğinin (hipoaktivite) ülkedeki hem erkek hem de kızlardaki obezite vakalarının yaklaşık yüzde 65’ini oluşturduğu ve bunların sadece yüzde 18-20’sinin kötü beslenme ile ilişkilendirildiği tespit edildi. Avrupa’da ortalama günlük kalori alımının 1961-2012 döneminde sadece yaklaşık yüzde 14 arttığı, aynı dönemde obezitenin ise yüzde 140 gibi ani bir artış gösterdiği göz önüne alındığında, faktörün ‘yetersiz fiziksel aktivite’ olduğu anlaşılmaktadır. Son on yılların yaşam tarzının bir sonucu olan ‘egzersiz’, ülkemizde çocukluk çağı obezitesindeki artışı kolayca açıklayabilir. Bu nedenle gençlerin günlük ortalama ve şiddetli fiziksel aktivitelerini (okul içi veya okul dışı) en az 1 buçuk saate artırmaya ihtiyaç vardır. Bu, haftada yaklaşık 1.800 kalorilik dozu kapsayacak şekilde çok sayıda kısa süreli fiziksel aktivite (okula yürüyerek gitmek, bisiklete binmek, spor yapmak) eklenerek başarılabilir.”
Kutentakis, “Son olarak, Yunan araştırmacılar, okullarda sağlıklı beslenmeyi teşvik etmek ve çocuklar ve aileleri için fiziksel aktiviteyi artırmak için müdahale programlarının tasarlanmasını ve uygulanmasını ve ayrıca obezite ve beraberindeki hastalıklar konusunda yüksek risk taşıyan ailelerin kolay ve zamanında belirlenmesi için bir sürecin tasarlanmasını ve uygulanmasını tavsiye ediyor” diye ekliyor.