İbram Onsunoğlu mezarı başında anıldı

İbram Onsunoğlu

Batı Trakya’nın onurlu aydını İbram Onsunoğlu, ölümünün ikinci yıldönümünde mezarı başında anıldı.

4 Mayıs Perşembe günü saat 18:30’da Mastanlı Mezarlığı’nda, Onsunoğlu’nun mezarı başında buluşan dostları, İbram Onsunoğlu’nun şiirlerini okudular, onunla ilgili anılarını paylaştılar.

İbram Onsunoğlu’nun Dostları Platformu adına gazeteci Mustafa Çolakali, şu konuşmayı yaptı:

“Sevgili dostlar,

Öncelikle hoş geldiniz.

Bugün, burada çağımızın bilgesi, Batı Trakya’nın en onurlu, en namuslu aydını İbram Onsunoğlu’nu, ölümünün ikinci yıldönümünde anmak için bulunuyoruz.

Batı Trakya’da Azınlık hakları, eşitlik, özgürlük ve insanlık mücadelemizde, biz sosyalist, devrimci, komünist, ilerici gençler için İbram Onsunoğlu bir mihenk taşı olmuştur her zaman.

Azınlık yakın tarihine bakıldığında, verilen tüm mücadelelerin içinde yer almış, Azınlıkla ilgili konularda her zaman doğru tarafta durmuştur.

Son yıllarda giderek derinleşen yozlaşma, Azınlık mücadelesindeki gerileme, toplum içerisindeki bağnazlaşma, yokuş aşağı yuvarlanmamıza neden oluyor.

Ve bu yuvarlanma hızla sürerken, “frene basacak”, toplumumuzu yeniden “ayağa kaldıracak” bir Azınlık Hareketi’nin eksikliği, ümitlerin azalmasına neden oluyor.

Böyle bir Hareket; özgürlükçü, demokratik, aşağıdan, kimseden emir almayan bir Hareketin kurulması için İbram agamla birlikte çalışmalarımızı hızlandırdığımız bir dönemde kaybettik İbram agamı.

Ve bu geçen 2 yılda, ağır adımlarla da olsa aşama kaydedildiğini, bu Hareket’in temellerini attığımızı söyleyebilirim. Ve tıpkı İbram agamla hayalini kurduğumuz gibi hiçbir şeyi Azınlık çıkarlarının üzerine koymayacak, erk odaklarıyla çatışmadan kormayacak bir Azınlık Hareketi’ni önümüzdeki süreçte duyuracağız.

Bu başta İbram Onsunoğlu olmak üzere, bu memlekette daha adil bir düzen, daha mutlu bir Azınlık, “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe” çok renkli, çok sesli bir toplum için mücadele etmiş tüm büyüklerimize borcumuz.

*

Şahsen gün geçmiyor ki, İbram agamı anmayayım. Tarihi bir konu tartışılırken, hatırlayamadığım bir nokta olduğunda, elim istemsizce cep telefonuma gidiyor ve İbram agamı aramaya yelteniyor.

Veya güncel bir olay oluyor, tam makaralık: Arayıp İbram agama anlatmak, “makarasını” yapmak geçiyor içimden. Sonra doğanın değişmez kanunu karşısında boynumu büküp işime dönüyorum.

Pekçok dost, güncel olayları konuşurken “Ah be, İbram agam yaşasaydı bu olayla ne dalga geçerdi” yorumunda bulunca, onu özleyenin sadece ben olmadığımı; boşluğunun toplumun geniş kesimlerinde hissedildiğini görüyorum.

Bunun sebeplerinden biri de şu: Özellikle bir yandan Erdoğan faşizminin, öbür yandan Yunan Devleti’nin baskılarının bölgede tavan yaptığı bir dönemde, korkanların, konuşamayanların sesi oldu İbram agam. Konuşamayanların, korkanların duygularının tercümanı oldu.

İbram agamın aramızdan ayrılışının ardından, gerileme hızla sürmeye devam ediyor. İbram agamla biz, “Türk Azınlık” tanımından taviz vermemek, tabiri caizse “Türk Azınlığı dövdürmemek” için canhıraş mücadele verirken bize saldıranlar, bugün Türk Azınlık tanımını geçtim, Azınlık kelimesini bile başına “Müslüman” koymadan söylemeye korkar oldular. Hatta onu da geçtim, “Batı Trakya” tanımından bile Şeytan’dan kaçar gibi kaçıyorlar.

Kendini toplum önderi olarak lanse eden bir “kereste”, zamanında Erdoğan faşizminden aldığı cesaretle halkı İbram agamı ve beni “ötekileştirmeye, bertaraf etmeye, dışlamaya” davet ediyordu. Bugün kendisi, o sırtını dayadığı faşizm tarafından ötekileştirildi, bertaraf edildi, suratına bakılmıyor. Ve utanmadan kalkıp o faşizmle mücadele ettiğini söylüyor.

İbram agamın en büyük özelliklerinden biri, bize öğrettiği en önemli değerlerden biri de iki devlet arasındaki it dalaşında taraf olmamaktı. Erdoğan faşizmi kendisine saldırdığında, gidip Yunan Derin Devleti’nin “kucağına oturmadı” İbram agam. Ne de Yunan Devleti’nin saldırıları karşısında gidip Koca Kapı’nın “kucağına” attı kendini.

Bizlere öğrettiği Azınlıkçı duruş, işte tam da budur! Biz ya gücümüzü sadece Azınlıktan, bu memleketin insanlarından alacağız, ya da biz olmayacağız!

İbram Onsunoğlu adını “tarihten silmeye” çalışan tüm kudurgan faşistlere, tüm “maaşı kadar demokrat” gazetecilere, tüm karanlık şer odaklarına rağmen, İbram Onsunoğlu adı tarihin en parlak sayfalarında, altın harflerle parlamaya devam ediyor ve edecek.

Bugün İbram agamızı burada onun o güzel şiirlerinden seçmeler okuyarak anıyoruz fakat, ben buna bir istisna, Adnan Yücel’in bir şiirini okuyarak, Agama, mezarı başında seslenmek, söz vermek istiyorum:

YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLUNCAYA DEK

Aşksız ve paramparçaydı yaşam

bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları

aşk ile sevmek bir güzelliği

ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.

işte yüzünde badem çiçekleri

saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.

sen misin seni sevdiğim o kavga,

sen o kavganın güzelliği misin yoksa…

 

Bir inancın yüceliğinde buldum seni

bir kavganın güzelliğinde sevdim.

bin kez budadılar körpe dallarımızı

bin kez kırdılar.

yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz

bin kez korkuya boğdular zamanı

bin kez ölümlediler

yine doğumdayız işte,  yine sevinçteyiz.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri

suyun ayakları olmuştur ayaklarımız

ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.

yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık

törenlerle dikilirdik burçlarınıza.

türküler söylerdik hep aynı telden

aynı sesten, aynı yürekten

dağlara biz verirdik morluğunu,

henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz…

 

Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne

ne tan atışı doğumların sevincine

ey bir elinde mezarcılar yaratan,

bir elinde ebeler koşturan doğa

bu seslenişimiz yalnızca sana

yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

 

Saraylar saltanatlar çöker

kan susar birgün

zulüm biter.

menekşeler de açılır üstümüzde

leylaklar da güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler…

 

Şiirler doğacak kıvamda yine

duygular yeniden yağacak kıvamda.

ve yürek,

imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.

ey herşey bitti diyenler

korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.

ne kırlarda direnen çiçekler

ne kentlerde devleşen öfkeler

henüz elveda demediler.

bitmedi daha sürüyor o kavga

ve sürecek

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! 

 

Adnan YÜCEL

Sözlerimi burada noktlarken, bugün aramızda bulunmak isteyip de bulunamayan ve dayanışma mesajı gönderen Almanya’dan, İstanbul’dan, Florina’dan, Selanik’ten, Dedeağaç’tan, İskeçe’den ve unuttuğum pekçok yerden dostlara da teşekkür etmek istiyorum.

Ve geçtiğimiz yıl bugün, buradan Gümülcine Belediyesi’ne yaptığım çağrıyı bir kez daha yenilemek istiyorum: İbram agamızın ömrünün son anına kadar yaşadığı Mersinis Sokağı’nın (veya merkezî herhangi bir sokağın) ismi İbram Onsunoğlu Sokağı olarak değiştirilsin. Bu, Gümülcine’nin, yetiştirdiği en önemli aydınlardan olan İbram Onsunoğlu’na borcudur.

Sözlerimi burada noktalıyorum ve sizleri İbram agamızın anısına 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.”

Facebook sayfamızı beğenin 
Bizi Twitter’da takip edin 
Bizi Instagram’da takip edin


Dikkat! Yukarıdaki makale/haber ancak şu şekilde iktibas edilebilir:
– Kaynağın radikal.gr/tr olduğu belirtilerek
– Makalenin/haberin sonuna kaynak ekleyerek
– Bu ikisinden birine aktif link ekleyerek

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Σχετικά Άρθρα